Karar yazarı Taha Akyol, iktidarın 1 Mayıs’ta Taksim yasağına ve yaşananlara işaret ederek, “O (yeni anayasa) “özgürlükçü” çağrı ile bu “yasakçı” uygulama, nasıl bir yeni anayasa tasavvur ettiğine dair çok anlamlı bir örnek-olaydır” dedi.
1977 Kanlı 1 Mayıs olarak geçen ve 34 kişinin hayatını kaybettiği olayın üzerinden neredeyse yarım asrın geçtiğini söyleyen Akyol, “1977 Taksim gösterilerinde yaşanan facia, silahlı sol çılgınlığının yükseldiği o döneme mahsustur. Bugünkü DİSK o zamanki çatışmacı “uzlaşmaz sınıf sendikacılığı” kavramını terk etmiştir. Bugünkü iktidar 2009, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında Taksim Meydanını 1 Mayıs gösterilerine açmış, kimsenin burnu kanamamıştı. İktidar, o zaman bunu “özgürlük” yanlısı olduğunun kanıtı olarak ifade etmişti, doğruydu da… Ya bugün?..” dedi.
“Eğer iktidar mevcut anayasadaki özgürlükleri yetersiz buluyor da “özgürlükçü, sivil, kuşatıcı” bir anayasa istiyorsa, neden bu keyfi yasak emrini vermişti?” diyen Akyol’un “Yeni anayasa ve 1 Mayıs” başlıklı köşe yazısı şöyle:
“Üstelik AYM 10 Ekim 2023 günlü Genel Kurul Kararında, — Taksim’in yasaklanmasının “hak ihlali” olduğuna karar vermişti. (Paragraf 84)
Düşünün ki, 2009-2012 yıllarda, bir mahkeme kararı olmadığı halde, Taksim’i açan ve bununla haklı olarak “özgürlük” övünmesi yapan bir iktidar… 2024 yılında, AYM kararını bile tanımayarak yasaklayan bir iktidar!
Anayasalar neden var?
Halbuki anayasaların varoluş sebebi iktidarları sınırlamak, denetlenebilir hale getirmek, yargıyı bağımsızlaştırmak ve bu yolla temel hak ve hürriyetleri korumaktır. Bunun ön şartı kuvvetler ayrılığıdır.
Fakat iktidar, yeni anayasa derken, anayasa hukukunun olmazsa olmaz temel kavramlarını, “kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, denetim ve denge” kavramlarını ağzına almıyor. Tabii “özgürlükçü, sivil ve kapsayıcı” söylemi boşlukta kalıyor.
İktidar her şeyden önce anayasa hukukunun kavramlarıyla konuşmalıdır. “Kuvvetler ayrılığı ayak bağı” görüşünü terk ettiğine milleti inandırmalıdır. İlk dört madde konusunda mutabakat var. Bunun dışında, anayasa müzakerelerinde “kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, denetim ve denge, fikir ve ifade hürriyeti” normlarının temel alınacağı açıklanmalıdır.
Bunun dışında bir yeni anaya söylentisinin gündemi meşgul etmekten başka ne almamı olabilir?”