Altında kaldığı tren hayata bağladı! İkiye bölünen adamın akılalmaz kurtuluşu

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Çocukluğundan beri kafasında tek bir meslek vardı. Tıpkı babasI, dedesi gibi mühendis olmak ve demiryolu şirketinde çalışmak istiyordu. Küçük yaşlardan itibaren trenlere hayranlık duyuyor, rayların uçsuz bucaksızlığı onun için adeta özgürlüğü ifade ediyordu. ABD’de doğup büyüyen Truman Duncan, sonunda hayaline kavuştu ve demiryolu mühendisi olarak pek çok farklı şirkette çalıştı. Hayatının dönüm noktası olacak olan olay da yine hayranlık duyduğu bu raylarda yaşandı. Başına gelen korkunç kazada vücudu ikiye bölünse de hayatta kalmayı başardı. Tüm dünyayı şoke eden mucizevi kurtuluşun ardındaki sır ise çok başkaydı.

‘Mucize adam’ olarak adlandırılan Truman Duncan’ın hayatını değiştirecek olan olay 2006 yılında yaşandı. ABD’nin Teksas eyaletindeki bir demiryolu tersanesinde çalışan Duncan, işle ilgili emniyet tedbirlerini alma, trenin istasyona giriş ve çıkışını sağlama gibi görevleri üstleniyordu. Mesleğe 2003 yılında başlayan Duncan, o dönemde 35 yaşındaydı ve 3 çocuk babasıydı. Her gün olduğu gibi o gün de yine görevinin başındaydı. Bir haziran sabahı başına gelecek olaydan habersiz bir şekilde işini tutkuyla yapmaya devam ediyordu. Her şey, o görev esnasındayken ayağının kaymasıyla başladı. Vagonları bağladığı sırada dengesini kaybeden adam, kendini bir anda 20’şer tonluk 2 vagonun arasında buldu. Vücudu leğen kemiğinin üzerinden tam 2’ye ayrılmıştı. Kan kaybeden Duncan için hayatta kalmak ilk etapta pek de mümkün gözükmüyordu. Ancak o, yaptığı hareketle hem kendi canını kurtardı hem de yaşama tutunma enerjisiyle herkesi şaşırttı. 

‘SANIRIM 2’YE BÖLÜNDÜM, YARDIM BEKLİYORUM’

Bacakları ve üst bedeni birbirinden ayrılan ve bu esnada bilinci açık olan Duncan, güç bela 911’i aradı. Telefondaki sağlık görevlilerine, “Trenin altında kaldım, sanırım ikiye bölündüm. Acil yardım bekliyorum” diyen adam, görevlileri şoke etmişti. Duncan’ın yerini tespit eden sağlık ve kurtarma ekipleri hızla olay yerine geldi ve onu kurtarmak için çalışmalara başladı.

Üstelik öylesine zor bir durumdayken sadece yardım görevlilerini değil, ailesini de aramayı başarmıştı. Ailesine onları çok sevdiğini söyleyen Duncan, kaza geçirdiğini ve yardım beklediğini de belirtmişti. Bu esnada çevresinde toplanan iş arkadaşlarından su isteyen Duncan, yaklaşık 45 dakika boyunca ölüm ile hayat arasında adeta dans etti.

Güç bela raylarından arasından çıkarılan Duncan, ambulans helikopteriyle tam teşekküllü bir hastaneye gönderildi. Hızlıca ameliyata alınan adam sağ kalmayı başardı ancak bacaklarını kaybetti. Tren bedenini çapraz şekilde 2’ye ayırdığı için bacaklarının haricinde böbreğinden de oldu.

HAYATTA KALMAYI NASIL BAŞARDI?

Duncan altında kaldığı vagonlarla yaklaşık 23 metre sürüklenmiş ve hafifçe doğrulduğunda ortalığın kan gölüne döndüğünü görmüştü. Uzmanlar, her şeye rağmen hayatta kalan Duncan’ın en büyük şansını ‘altında kaldığı trenin aort damarına bası yapması ve daha çok kan kaybetmesine engel olması’ diye açıklamıştı. Tüm dünyayı şoke eden olay hakkında konuşan Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatih Altıntoprak, Duncan’ın kaza sonrası yaşadıklarını yorumladı. Büyük damar yaralanmalarına dikkat çekerek bu tip durumlardaki kişinin saniyeler içinde olmasa da dakikalar içinde hayatını kaybedebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Altıntoprak, Duncan’ın aort damarı yaralanmasıyla ilgili şunları söyledi:

“Leğen kemiği ve daha aşağı seviyelerdeki damar yapıları aort olarak adlandırılan vücudumuzdaki ana atardamarımızın alt ekstremitedeki (bacaklar) dallanmalarıdır. Büyük damarların yaralanmalarında saniyeler içerisinde olmasa da dakikalar içerisinde kişi hayatını kaybedebilir. Damarların bası altında olması aktif olarak kanamanın devam etmesini engelleyip müdahaleye fırsat tanımış olabilir. Ancak damar yaralanmalarında vücudumuz bir savunma mekanizması olarak yaralanan damarda kasılma yaparak çapını daraltır ve dolayısıyla kan kaybı miktarını azaltır.”

‘TÜM ORGANLAR TEHLİKEDE’

Duncan, korkunç kaza sebebiyle 1 böbreğini ve 2 bacağını kaybetti. Ancak geçirdiği kaza ve 23 ameliyat sonrası vücudundaki hasar da oldukça büyüktü. Hayatta kalmıştı ancak yaşamı tamamen değişmişti. Prof. Dr. Altıntoprak, genç mühendisin atlattığı tehlikeye ilişkin sözlerine şöyle devam etti:

“Bu tür yüksek enerjiye, dolayısıyla hasar verme gücü yüksek olan kazalara maruz kalındığında vücudun tüm organları tehlike altında oluyor ve çok ciddi şekilde yaralanabiliyor. Ancak travmaya direkt olarak maruz kalınan bölgelerdeki organların yaralanma olasılığı çok daha fazla. Bu travma örneğindeki gibi yaralanmalarda ince ve kalın bağırsaklar, böbrek, idrar yolları, mesane ve genital organlar ciddi yaralanma riski altında olan organlardır.”

BİRKAÇ SANTİM YUKARISI ÖLÜM

Duncan, yaşadığı kazanın ardından tren raylarının yanına yalnızca tekerlekli sandalyeyle gidebiliyordu. Ancak çok sevdiği mesleğinden uzak kalmaya da niyeti yoktu. Eskisi gibi olmasa da yine aynı tren istasyonunda masa başı işleri yürüttü. 2000 ile 2006 yılları arasında ABD’de 7 önemli tren kazası yaşanmıştı. Duncan en şanslı kazazedelerdendi. Prof. Dr. Altıntoprak’a göre, Duncan’ın bedenini ikiye bölen vagon başka bir noktadan, hatta yalnızca birkaç santim yukarıdan geçmiş olsaydı ölümün yaşanması neredeyse kaçınılmaz olabilirdi.

HIZLI MÜDAHALE ŞART, KAN KAYBINA DİKKAT!

Prof. Dr. Altıntoprak, korkunç kazanın vücudun diğer noktalarına zarar vermesi durumunda yaşanacakları ise, “Üst kısımda hayati organlar ve ana damarsal yapılar daha çok olduğu için hayati tehlike daha fazladır. Alt kısım kanamalarında ise yine bir bası ve erken müdahaleyle kan kaybı önlenerek hayatta kalma şansı artırılabilir. Leğen kemiği seviyesinin daha üzerinden, karın boşluğu olarak tabir edilen alanlar veya göbek deliği hizası ve daha yukarı seviye hayati tehlike taşıması açısından çok daha önemli bölgelerdir. Çünkü bu bölgelerde aort, ana toplar damar gibi ana damar yapıları ve hayati organlar bulunuyor. Özellikle ana damar yaralanmalarında hızlı müdahale edilemediği takdirde maalesef kan kaybı nedeniyle ölüm çok hızlı bir şekilde gelişebiliyor” diyerek özetledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir